Günaydın!
Huzurlu bir Alanya sabahında karşımda deniz manzarası ve yanımda kahvem eşliğinde yazılarıma başlıyorum :)
Dün öğrendiğime göre, burayı, yani bu blogu kayıtsız olarak takip eden de varmış. Kendilerine selam olsun! Bu blog benim kafamı dağıttığım, her ne kadar günlük hayatımda çok makyaj yapmasam da makyaj malzemelerini tanıttığım ve kendimce anlatmaya çalıştığım bir blog. Günlük yaşamın, iş hayatının verdiği sıkıntılarını ben kozmetik ürünlerin renkleri, desenleri ve ambalajlarıyla üzerimden atabiliyorum açıkçası. Kafam dağılıyor.
Yani aslında kimse zannetmesin kozmetik/makyaj üzerine yazılar yazan herkes boya küpü gibi dolaşıyor. Hayır tabi ki, 8 gündür Alanya'dayım. Yüzüme güneş kremi ve temizleyicilerden başka birşey sürmedim.
İşe giderken sabah kalkış saatim 05.45 olunca o saatte insanları da ürkütmemek adına mutlaka göz makyajı yapıyorum, zira aynaya bakamıyorum :)
Neyse bu bir savunma değildi, sadece yıllardır konuşmadığım, çocukluğumda en iyi arkadaş bildiğim ve saçma sapan çocukça eğlenceler için beni satan ve bu sebepten suratına bakmak istemediğim insanların beni buradan gizlice takip (stalk) etmeleri çok enteresan geldi. Ama aradan onca sene geçmiş olsa da, görüyorum ki hala aynı herşey, hiçbir şey değişmemiş. İnsan demek ki 30 küsür yaşına da gelse, boynunun üzerinde içi boş bir saksı taşımasından mütevellit hala aynı sığ hayatı yaşıyor. Kültürsüz, cahil, çocukça hareketler, boş bomboş. Zavallı ve bomboş bir hayatı olup bu yüzden hala gizli gizli başkalarının hayatlarını takip etmeye çalışan insanlara acıyorum.
Böyle minik sıkıcı bir girişten sonra yazının konusu olan aydınlatıcı paletine geri dönelim.